Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan kitapların ayrı bir özellikleri vardır.O yılların yanı 1920-1940 yılları arasında kalan yazarlar genelde konularını milli mücadele ve Atatürk Devrimi üzerine seçmişlerdir.Yeni bir devri ve Büyük Devrimi anlatmak,yorumlamak onlar için vazife olmuştur.Şu günlerde Atatürk Dönemi yazarlarından Türk Tarih Kurumu üyesi Saffet Engin'in 1938 yılında basılan ''KEMALİZM İNKILABININ PRENSİPLERİ'' adlı kitabını gözden geçiriyorum. Kitabı 1965 yılında almış, kitabın bazı bölümlerini okumuş, ilginç fikir ve düşüncelerin altını çizmişim. Bu kitaptan anladım ki Atatürk HALK DEVLETİ'ni kurmak,
HALKÇILIK İLKESİ'ni Cumhuriyet'in temeline koymak için çok büyük araştırmalar yapmış, çok kitaplar okumuştur. Ortaasya'da M.Ö 230 yıl önce yaşamış Hun Türkleri'nin halka dayalı yönetimlerini tetkik etmiştir.
Mete, Hun Devleti'nin başıdır. Halkı dikkate alarak bir yönetim biçimi oluşturmuştur. Halka gitmek, halkla bilgi alışverişinde bulunmak onun temel ilkesidir. Çünkü kararları kendisi değil HALK KURULTAYI vermektedir. Mete'nin önüne Hun Ulusu'nu, Hun Devleti'ni ilgilendiren bir sorun geldiğinde kurultaya gitmekte, kurultaydan çıkacak karara göre hareket etmektedir. Nitekim günlerden bir gün önüne memleketi ilgilendiren bir sorun gelmiş, olayı, konuyu Halk Kurultayı'nda müzakereye açmıştır. Bu müzakere metnini alıntı yaparak sizinle paylaşmak istiyorum. Buyurun, Büyük Hun İmparatoru Metehan'ın Halk Kurultayına müzakere ettiği hikayeye:
''Bir gün, memleket dahilindeki inkılaplardan haber alan düşman, bundan istifade etmek için Mete'ye bir elçi göndererek, kıymetli atının verilmesini istedi. Bunun üzerine Mete, kendi başına hüküm vermeyip, gelenek olduğu üzere, HALK KURULTAYI'nı topladı. Mete, kendi icraatini kurultayın kararlarına tabi biliyordu. Kurultayda bütün iller üyeydiler.(Bütün kurum ve kuruşlar, halkı temsil edenler, beyler, memurlar, Bakanlık Teşkilatına girmiş olanlar, delegeler) kurultayda toplandılar. Kurultayın önde gelen ateşli üyeleri atın düşmana verilmemesini istediler. Fakat Mete istenilen atın kendine ait olduğunu, ne kadar kıymetli olursa olsun öz malı olan bir at için milletini harp gibi bir felaketler kaynağına atmak en büyük bir ihanet olacağını anlatarak, atın verilmesi hususunda kurultay üyelerini ikna etti. Ve o kadar sevdiği nadir (az) bulunur atını düşmana göndermek fedakarlığında bulundu.
''Fakat bu hareket düşmanın gurur ve cüretini arttırdı. Düşmanlar artık her istediklerini yaptırabileceklerini zannettiler. Bu defa daha tecavüzkar tavır takınarak METE'nin çok sevdiği, gönlünün biricik eşi olan sevgili karısını istediler. Mete tekrar milletin kurultayını (meclisini) topladı. Azalar(üyeler) yine red cevabı verilmesini istediler. Fakat o, bu defa da istenilen şeyin kendine ne kadar çok aziz(sevgili) olursa olsun milletini harbin içine atamayacağını, sevgilisini vatanı için feda edeceğini söyleyerek, ayağa kalktı, BEDEL yani istedikleri kendi sevgilisi olsa bile ulusunu harbin felaketleri içine atmayacağını, sevgilisini vatanı için feda edeceğini söyleyerek kurultayı bu sefer de ikna etti. Ve bu büyük fedakarlığı da ağlaya ağlaya yaptı. Bu suretle milletine vaad ettiği fedakarlığın sınırına kadar geldi.
''Fakat düşman, böyle her istediğinin verildiğini gördükçe şımardı. Mete, her türlü fedakarlıkları göğüsleyerek, barışın devamına çalıştıkça düşman harbe tutuşmak için devamlı isteklerde bulundu. Bu kez hiçbir işe yaramayan bir araziyi istedi. Mete: '' Toprak bana ait değildir.'' Diyerek reddetti. ''Bu atalardan kalan vatan parçasıdır.'' (Devam edecek...)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol