ISINAN VE KIRLENEN DÜNYANIN INSANLARI

Doganin kendisinde kirli hiçbir sey yoktur. Dogayi en fazla kirleten insandir. Bu itibarla insan kirletici bir varliktir. Hatta kirletmeden öte, dogayi tahrip edendir. Insan, devamli dogadan alan fakat dogaya birsey vermeyendir. Bu nedenle insanla doga arasinda sürekli bir mücadele vardir. Bazen doga gazaba geldiginde insanogluna mühim dersler vermekte, hatta insani bogup yok etmektedir. Depremler, su baskinlari, toprak ve çig kaymalari tabiatin (doganin) bu cümleden insana verdigi dersler ve cezalardir.

Bugün itibariyle dünyanin ve doganin en büyük sorunu kirlenme ve küresel isinmadir. Yani dünya isinmak suretiyle insanlaga yeni bir sorun getirmektedir. Bu sorun bugün için vardir fakat ne zaman felaket haline gelecegi henüz bilinmemektedir. Bu felaketi insanlar kendileri hazirlamaktadir. Tabii bizim insanimiz için bu felaket hayal edemiyecegi kadar uzak ve söylenmesi lükstür. Bizim için felaket basimiza geldigi, felaketi yasadigimiz zaman vardir. Bu nedenle yazdiklarimizin algilanmasi zamana baglidir.

Dünya kirliligi bir anlamda ÇEVRE KIRLILIÄzI demektir. Çevre Kirliligi konusu Türkiye’de okullara 1973 yilinda girmistir. Yani 32 yildan beri yetisen kusaklar ÇEVRE NEDIR, ÇEVRE KIRLILIÄzI deyince ne anlasilir bunu bilmektedirler. Daha dogrusu bugün 30 yasinda olanlar en azindan bu bilgiye sahiptirler. Fakat ne yazik ki ülkemizde Çevre Kirliligi hâlâ bilinmis degildir. Çünkü çevremizin, havamizin, yediklerimizin kirli olup olmadiginin farkinda bile degiliz. Belediyelerin büyük çogunlugu hâlâ çöp sorununu dahi çözememisler, belde insanlarina bir aliskanlik kazandiramamislardir. Çünkü yedigimizin, içtigimizin ambalaj kâgitlari, sigara izmaritleri cadde ve sokaklardadir. Sayet Sarköy gibi deniz kiyisinda isek, kiyilarda her türlü atiklari görmek mümkündür. Oysa uzmanlar, denize atilan bir sayfa kâgidin 2-3 hafta, teneke kutunun 100 yil, bir plastik sisenin de 400 yil yok olmadan denizde kalabildigini vurgulayip, koylarin ne denli büyük bir kirlilik tehlikesiyle karsi karsiya bulundugunu söylemektedirler.

Çevrenin kirlenmesi, havanin, suyun, topragin kirlenmesi, bu kirli ortamda yasayan insanin yavas yavas zehirlenmesidir. 1952 yilinda Ingiltere’de hava kirliliginden bir yilda 4000 kisi ölmüstür. Toprak ve su kirliliginin bizi nasil olumsuz etkiledigi bilgisi henüz insanlarin belleginde degildir. Özellikle dünyanin isinmasinin yol açacagi iklim degisikliginin, denizlerin birkaç santim yükselmesinin beraberinde ne gibi tehlikeleri getirecegi tahminlerimizin disindadir. Tabii bu baglamda as ve is arayan insanlarimiz için iklim degisikligi, çevre kirliligi hiç birsey ifade etmez. Mesela GÜRÜLTÜ KIRLILIÄzI bizim gündemimizde yoktur. Oysa Kopenhag kriterleri içinde Gürültü Kirliligi ile Mücadele de vardir ve bunun yasasi çikmistir. Ancak bizde çok sey kâgit üstünde oldugu için, bu sorun da kâgit üstündedir.

Sunu kabul etmemiz gerekir. Çagdas yasam ölçülerinin çok altinda ve gerisindeyiz. Havamiz, topragimiz, suyumuz ve gidalarimiz (sebzelerimiz) kirlendigi halde bizim için bunlar henüz ciddi bir sorun olusturmamaktadir.

Görülüyor ki sorun dönüp dolasip egitime ve bilgilenmeye dayanmaktadir. Süphesiz bilgi sahibi olmak için önce ilgi sahibi olmak lazimdir. Insanoglu ilgilenmedigi seyi ögrenemez. Düsünmedigi sey üzerinde fikir sahibi olmasi mümkün degildir. Bu itibarla bizi giderek kusatan tehlikeler karsisinda bilgilenmemiz, egitimden geçmemiz, neyin ne oldugu ile ilgilenmemiz gerekir. “Adam Sende” cilik en büyük yanlisimizdir. Bilmem anlatabildik mi?

nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol