"İnsanı anlamak için gereken şey, pozitif enerji ve empatidir"

Sevgi Dünyamız Kültür Sanat ve Eğitim Derneği Salı sohbetlerine devam ediyor. Her hafta değişik konularda bilgilendirici seminerler düzenleyen Sevgi Dünyamız Kültür Sanat ve Eğitim Derneğinin bu hafta düzenlemiş olduğu Salı sohbetlerinde anlatılan ve üzerine vurgu yapılan konu "Vahyin esrarı, fıtratın sırrı ve kendi iç dünyamızdı." Salı sohbetinin başrolünde; bu konular ile ilgili 10'un üzerinde kitabı olan (Peygamberin Bir Günü, Hakikatin Dengesi, Kuran ile Yaşayanlar, O'nu Tanıdıkça Mutlu Olacaksın, Oyuncak Tamirhanesi, Peygamber Kardeşliği, Ruh Bakımı, Sizin yıldızınız kim ?, Kertenkele Çukuru) ve toplamda 43 ayrı kitabın altına imzasını atmış, yazar-siyaset bilimcisi Metin Karabaşoğlu'ydu.

Yazar, 1964 yılında İzmir'in Tire ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğremini bu ilçede tamamladı.  Üniversite eğitiminden sonra merakı olduğu konu ile ilgili becerisini ve dünyaya bakış acısını harmanlayıp kitap yazmaya başladı. Yazdığı eserler ile belli yaş sınıflarını gözetmeksizin her kesime hitap eden yazarın başrolündeki Salı sohbetlerinin de konukları kalabalıktı. Kırklareli Sevgi Dünyamız Kültür Sanat ve Eğitim Derneği Salı sohbetlerinin bu haftaki buluşmasına birçok idari yetkili ve öğrenciler katılım gösterdiler.
Sohbette Kalabalık bir protokol oluştu
Bu haftaki etkinliğe; Sevgi Dünyası Derneği Başkanı ve Vali Yardımcısı Tacettin Özeren Kırklareli İl Dernekler Müdürü İsa Memiş, Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Korkmaz, Kırklareli Gençlik ve Spor Müdürü Mustafa Yıldız, Kırklareli Basın ve Halka ilişkiler Müdürü Ziver Zikri Demirel, Kırklareli Halk Sağlığı Müdürü Nihat Kutluay, Kırklareli Gıda Tarım ve Kırklareli Müftüsü İsa Saim katıldı.
Yazarın kitaplarına yoğun ilgi gösterildi
Karabaşoğlu sunumuna başlamadan önce şimdiye kadar çıkmış olan kitaplarının içinden bu konu ile alakalı olanları katılımcılara tanıtıldı. Dernek, ayrıca normal kütüphanelerde yapılan "oku ve getir" adı altında gelen ziyaretcilerine kitap temin etmesi konusunda da alkışı hak ediyor.
Tıklım tıklım salona konuştu
Derneğin yeni yerine geçip faaliyetlerine burada devam etmeye başlaması yaşanılan kültürel patlamayı daha da üst düzey bir boyutta görmemizi sağladı. Metin Karabaşoğlu gördüğü ilgi karşısında etkilendiğini gizleyemedi. Konuşmasına başlamadan önce içerisinde bulunduğu manzara karşısında etkilendiğini söyleyen yazar; "Salona baktığımda halkın her kesiminden insanı görüyorum bu da bana ne çok güzel şeyler yapmışım dedirtiyor" diye konuştu.
Karabaşoğlu; yazar olmanın ne demek olduğunu anlatmak ile sözlerine başladı;
Yazdıklarımı sizlerin gözleri ile okumak isterdim
"Yıllardır insanlık adına iyi şeyler yaptığımı düşünüyorum. Ama gelin görün ki en büyük özlemim olan yazdıklarımı başkasının gözüyle okuyabilmeyi çok isterdim. Kitap alıp okuyan insanlara bakıyorum. Bazen benim iç dünyamı ve dünyayı anlattığım kitapları alıp okuyorlar ve ben bu tür şeylerden mahrum kalıyorum. Allah herkese farklı özellikler veriyor. Bu sayede herkesin yaradılış özeliğinin farklı olduğunu anlıyoruz."
Karabaşoğlu sunumuna şöyle devam etti;
3.boyut insanı
"Oyuncak Tamirhanesi" adlı kitabının ilham kaynağını anlatan yazar yabancı bir yazarın kaleminden çıkan 'KAOS' adlı bir kitaptan etkilendiğini ve kitabına ilhamı oradan aldığını belirtti. Metin Karabaşoğlu şunları söyledi:
"Yüzyıllardır nesillerini devam ettiren insanoğlu artık kendi ile değil etrafında olan gelişmeler ve çeşitli boyutsal farklılıkları içerisinde barındıran insanlarla yarışır durumda. İletişim sistemlerinin ve teknolojinin hayatımıza girmesinin ardından 3.boyut tabir edilen bir boyutta yaşıyoruz. Bizler bunun farkında olmasak ta bu böyle. Önümüzü görmeden ardımızı yaka yaka ilerliyoruz. Teknoloji ve iletişim sistemlerinin hayatımıza girmesinin ardından artık her şey o kadar kolay ve akıcı bir halde ilerliyor ki zaman kavramının dışında bir yerde olduğumuzu düşünen sadece ben değilim. Bu konular ile alakalı olarak kaleme aldığım Oyuncak Tamirhanesi adlı kitabımı kısaca anlatırsam zaten konuya vakıf olacaksınız.
Modern çağda her yaştan insanın uzmanlık despotizmi altında yaşadığı aşikâr. Herhangi bir konuda dara düşen insan hemen o problemin çözümünü sağlayabilecek(!) kişilere yönlendiriliyor. Ruhsal bir sıkıntısı varsa psikologlar, maddi bir sıkıntısı varsa kan emici bankalar, çocuk yetiştirmede zorlanıyorsa pedagoglar giriyor devreye. Ve bu insanlar Allah vergisi yeteneklerini sırf bu yol açıcı uzmanlar yüzünden göremiyorlar.
Oyuncak Tamirhanesi kangrenleşmiş bu soruna mütevazı bir isyan niteliğinde. Kitabımı oluşturan dört bölümde, hayat yolculuğunda vahyin sesini nasıl duyacağımız, karşımıza çıkan imgeleri ve göstergeleri kaç farklı şekilde yorumlayabileceğimiz ve akıp giden yaşamı bir kitap gibi nasıl okuyabileceğimiz hakkında bir takım yol göstermelerde bulunuyor. Okuyucuma çocukluk sanrılarının ileriki yaşlara etkisinden başarının farklı bir tanımına, vasatta yaşamanın olumlu yönlerinden modern toplumdaki sosyallik anlayışına kadar birçok farklı konuda iddialı ve hakikat dolu tespitler sunuyor.
Özellikle son bölüm olan 'başka türlü okumalara ayrı bir parantez açmak istiyorum. Efendimiz (s.a.v.) aracılığıyla tüm insanlığa iletilen okuma fiiliyatı çok ilginç ve farklı şekilde yorumluyorum.
Allah sevgilisinin (a.s.m.) bir ümmî, yani okuma yazma bilmiyor olmasından yola çıkarak, verilen emrin aslında sadece sahife ya da kitap okumaktan kasıt olmadığını belirterek, yaşama, imgelere, toplumun duruşuna ve karşılaştığımız acı-tatlı olaylara dair daha farklı okumalar yapabileceğimiz hakkında ilginç önerilerde bulunuyorum Ve tüm bunları kişisel tecrübeleriyle birleştirerek anlatıyorum.
İnsana dair tüm ruhsal sıkıntılara psikoanalitik bir gözlemle bakmaya çalışan modern dünyanın uzmanlarının, kişinin öz sesini dinlemeyi reddedip onu bir takım zihinsel deney mekanizması olarak görmesi sonucu tıkanıklığa yol açtığı artık bilinen bir gerçek. Hâlbuki insan, zihinsel bağlamda çözümlenmesi zor bir varlık olmamasıyla birlikte, onu anlamak için gerekli olan sadece bir miktar pozitif enerji ve biraz da empatidir. Kişinin, fıtratının meylettiği noktayı keşfetmesi ve vahyin sesine göre hareket etmesi sonucu dünya hayatının çok daha yaşanılabilir bir hale geleceğini belirtmek     istiyorum.
Daha küçük yaşlarında, kırılan oyuncağının ardından ağlayan çocuklara söylenen 'yenisini alırız' sözü yüzünden, çocuk zihnindeki o oyuncağa ait olan soyut imajın zorla somutlaştırılarak katı bir eğitim sürecine sokulduğunu, oysaki bir oyuncak tamirhanesinde aynı oyuncağın tamiriyle çocuğun o imgeyle olan iç bağının süreceğini ve bu sayede ileriki yaşlarında ruhsal ve mental açıdan daha tatminkâr bireyler yetiştirilebileceğini belirtiyorum."
Sempozyum, yazasın sunumunun ardından iyi dileklerle son buldu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol