"İsraf" ne dinimizde, ne örfümüzde yok

"Şehidi ve gazisi olmayanın vatanı da olmaz" diyerek gazileri onurlandıran, "Ne mutlu oraya giden Müslümanlara" sözleri ile ise Mekke yoluna düşmüş Kırklarelili vatandaşları duygulandıran ve Kurban arifesinde, "Kurbanlığın kanı akmalı" diyerek Kırklarelili vatandaşa yön gösteren Kırklareli İl Müftüsü İsmail Bayrak 2013 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Türkiye genelinde tüm TMO'de Ekmek israfı ile ilgili çalışmalar yapılması talebi ile ilgili olarak ta Önadım Medya Grubu haber muhabirlerine özel, israf konulu bir açıklama yaptı.

Sözlerine, HZ Muhammed Mustafa (SAV)'in hadisi olan, "Denizin kenarında abdest alsanız bile suyu israf etmeyiniz hadisi ile başlayan Bayrak, bu Konu ile alakalı olarak Diyanet işleri ve Müftülükler bünyesinde çeşitli konferanslar, paneller ve eğitici toplantılar düzenlediğini belirtti. "Ekmek israfının önlenmesi ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlar seferber olmalı" diyerek konunun ne denli hassas olduğunun altını çizen Bayrak, "Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz." Ayeti ile de İslamiyet içerisinde de bu konunun çok büyük öneme sahip olduğunu belirtti.
Kırklareli İl Müftüsü İsmail Bayrak Türkiye ve tüm dünya da israfın önlenebilmesi için el ele çalışmalar yapılması gerektiğini belirttiği Konuşmasında Türkiye ve dünyada Milyarlarca insan obezite ile boğuşurken yine milyarlarca insanın açlık sınırında yaşadığının altını çizdi. Bayrak Konuşmasının devamında ise şunları söyledi, "İsraf; savurganlık, gitmek, yanılmak, gâfil olmak manâlarına gelir. Aynı zamanda, insanın yaptıklarında sınırı aşması anlamını da taşır. Bazılarına göre de malı gereksiz yerde harcamaktır. Kelime manasından da anlaşılacağı üzere insan gafildir. Gaflet onu böyle bir günahın içine sürüklemiştir. Aslında bir günah değildir. Birden çok günahın da sebebidir. Zarûrî ihtiyaçlardan fazla harcamak; şerîatın haram ettiği şeylere yönelmek, nefis ve şehvetin isteklerini yerine getirmek, gaflet ve saygısızca harcamak ifrat derecede bir israftır. Biz Müslüman'ız değil mi. Şükürler olsun. Bu sıfat bizim için şükür sebebi. İslam'ın , dinimizin sahibi Allah (cc) , kullarını bakın nasıl uyarıyor: "Ey Adem Oğulları! Her namazınızda süslü elbisenizi giyinin. Yiyin, için israf etmeyi n. Çünkü Allah israf edenleri sevmez…"
İsrafın her türlüsü hakkında detaylı bilgiler veren Bayrak Vakti İsraf Etmek ile ilgili olarak ise; "Ölüm gelmeden önce bize verilen en kıymetli nimetlerden birisi de vakittir. Hep vaktimizin azlığından şikayet ederiz. Evet vakit azdır, yapılacak çok işimiz vardır. Dünyaya çalışmak için vakte ihtiyaç olduğu gibi ibadet için de vakte ihtiyacımız var. Efendimiz vaktini en güzel şekilde kullanmış . Bir kısmını dünya maişeti kazanmaya ayırmış. Bir kısım vaktini Allah a ibadete ,bir kısmını da ailesine ve dinlenmeye ayırmış. Hatta ailesi ve dinlenmesi için ayırdığı vaktin bir kısmını da ümmetinin dertlerinin ,sıkıntılarının halli için ayırmış. Hiç vakit israfa etmemiş. Zamanı dolu dolu yaşamış ve yaşamamızı da tavsiye buyurmuş.
Geçmiş ümmetlerden bir kısmı vakitlerini boş işlerle heba ettiklerinden dolayı helak edilmiş. Ya bizim bu gün heba ettiğimiz vakitlere bir bakalım. Boş söz malayani konuşmak vakit israfı değil mi? Nice bir işe yaramayan politik gelişmeler, sportif karşılaşmalar… Dedi kodu , gıybet vb. aklımıza gelmeyecek kadar çeşitli oyunlar. Ne kadar çok boş vaktimiz varmış meğer . İbadet etmeye ayırmamız gereken vakitlerimizi boş işlerle harcamak gafletini gösteriyoruz. Kaza namazları kılmaya, virdimizi çekmeye , hatmemizi yapmaya , rabıta yapmaya vakit bulmakta zorlanırız. Ancak TV seyretmeye vaktimiz olur. Fındık kabuğunu doldurmayan boş sohbetlere vaktimiz her zaman vardır.. Efendimiz (A.S.) bunun önemini şu sözleriyle belirtmişlerdir: "İki nimet vardır ki insanların çoğu bunların değerinden habersizdir. Bunlar sağlık ve boş zamandır." Bizlerin bu nimetlerin kadrini bilip, ilim, ibadet, çevremize destek olma, yardım gibi hayır işlerinde harcamamız gerekir. İşte bu vaktin israfıdır. Vaktimizi israf etmek gafletinden kurtulmamız gerekir kardeşler."dedi.
Dünyada ve Ülkemizde İsraf ve Savurganlık ile alakalı olarak ise Bayrak,  "Dünya bir tarafta refahın ve israfın zirvesinde yaşayan zengin ülke vatandaşları ; diğer taraftan açlık sebebiyle ölen fakir ülke çocuklarının manzarasının birlikte seyrediyor. Mevcut ekonomik sistemler ürettiklerini tüketecek bir tüketim toplumu oluşturma gayreti içinde olmadık çarelere baş vurmaya devam ediyor. Ve biz bilmeden ve ya nefsimize uyarak bu çabalara destek vermeye devam ediyoruz. Harcamada bir kuralımız yok.  Ölçüsüz harcama alışkanlığı felaketlerimizin yolunu açıyor. İlahi hüküm bizim için değil Müslümanca yaşama gayreti olanlar içindir. " Onlar ki, (Rahman'ın o has kulları) harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de kısarlar. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar."  Günümüzde sıkça rastladığımız kredi kartı felaketleri bu ölçüsüz harcama , israf alışkanlığımızın bir sonucu değil mi?  Evimizdeki huzursuzlukların asıl sebebi kazandığımızdan daha fazla tüketip borç batağında boğulan yüzen insanımızın ruhi bunalımları değil mi?  Komşu aldı ben niçin almayım psikolojisi içinde ayağını yorganına göre uzatmayan Müslümanın vahları , eyvahları bütün düzenimizi , huzurumuzu bozmuyor mu? Ve toplumuzun başka bir hastalığı kendimizi Allah a değil kullara beğendirmeye çalışmak değil mi?"
Önadım Medya Grubuna Özel yaptığı açıklamasının son bölümünde ise Bayrak şunları söyledi, " Önce nefsimizi terbiye etmek birinci görevimiz olmalıdır. Bu mübarek kapıya da bunu için geldik. Nefsimizin terbiye edilebilmesi bu güzel din yolunun ulu önderlerinin derslerini yapmak , emir ve tavsiyelerini uygulamakla mümkündür.
İnsanın kalbi hasta ise cümle azaları hastadır , hükmü gereğince ; önce hasta kalbimizin ilacı olabilecek olan zikir , rabıta vb derslerimizi aksatmamız gerekir. Zikir kalbin bütün hastalıklarının ilacıdır. Zikir kalbe yerleşip hal haline gelince kalpten bütün hastalıklar çıkar gider. Zikrimiz kesilince yeniden bütün hepsi geri gelir. İlacını içmeyen hasta iyi olmaz. Muhterem büyüğümüzün virt konusuna neden bu kadar önem verdiğinin sebebi budur. Beşerî ihtiyaçlar sınırlıdır, arzu ve istekler ise sınırsız… Huzura erebilmek için bu asla doymak bilmeyen nefsin eğitilmesi şarttır. Allah şeytanın ve onun içimizdeki oyuncağı olan nefsimizin şerrinden bizi muhafaza buyursun. Allah hepimizden razı olsun. Ayağımızı doğru gittiğimiz yolundan kaydırmasın inşallah."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol